KRAL

Kaderin Hikayesi...

Uzun zaman once bir ulke varmis refah icinde yasayan... Ulkenin  refah icerisinde yasamasinin sebebi iyi yurekli, durust krali imis.  Kral zaman zaman tebdili kiyafet ulkeyi dolasir, halkinin dertlerini  dinler,  sorunlara cozum bulurmus. Gene boyle bir gunde kral dolasirken, yolu dag   basinda bir gol kenarina dusmus. Golun kenarindaki agacin dibine cokmus  aksakalli bir dede, bir elinde bir kese, digerinde bir kese. Birinden bir  tas alip, digerinden aldigi tasa baglayip gole atiyormus. Bu ise epey bir   sure devam etmis ve nihayet bittiginde, dede yoluna gitmek uzere ayaga  kalkmis ve kralla goz goze gelmis, Kral dedeye sormus, "Dede butun bir  gun  seni izledim, sen ne is yaparsin anlayamadim!" demis. Dede kralin  sorusunu  soyle cevaplamis, "Oglum ben insanlarin kaderlerini birbirine baglarim."  ,  "Peki en son kimin kaderini birbirine bagladin?" diye somus Kral, "Kralin  guzel kizi ile usagi Ahmet' in kaderini bagladim." demis aksakalli dede,  Kral bu cevabi alinca dunyasi kararmis. Bir yanda guzeller guzeli akpak  biricik kizi, ulkenin prensesi,diger yanda olmamis oglu kadar sevdigi  zenci  usagi Ahmet. Ne yaparim? Nasil eder de Ahmet' e bir zarar vermeden bu  kaderi  bozarim diye dusunerek, sarayin yolunu tutmus. Saraya gidince hemen  sevgili  usagi Ahmet' i huzuruna cagirmis ve ona, "Oglum Ahmet sana bir mektup  verecegim, bu mektubu alacak ve Gunes' e gotureceksin!" demis, Krala  sorgu  sual edilmez. Bicare Ahmet mektubu ve yollugunu alarak dusmus bilinmez  yollara, dusmus ki ne dusmek. Babasi kadar sevdigi Kral' i ona bir gorev  vermis ve o bu gorevi yerine getirmeli, ama nasil? Gunlerce dere tepe  demeden yol gitmis.Nihayet yorgunluktan bitkin halde iken gordugu bir ulu  agacin golgesinde dinlenmeye karar vermis ve uykuya dalmis, uyandiginda  bir  de ne gorsun! Agacin az otesinde bir gol, o gol ki uzerine gunesin aksi  vurmus! "Kralimin dedigi Gunes bu olsa gerek" diyerek, uzerinde sadece   kulotu kalincaya kadar soyunarak atmis kendini gole. Dibe dogru yuzmus,  yuzmus, yuzmus.... Taa dipte, gunesin aksinin tukendigi yerde bir de ne   gorsun! Sahane bir hazine sandigi, almis sandigi cikmis, cikmis ama,  Ahmet  artik zenci degil bembeyaz bir Ahmet... Sadece kulotunun oldugu bolge  eski   rengini tasiyor. "Var bu iste bir hikmet!" demis ve acmis sandigi.  Sandik  gercek bir hazine sandigi, icinde bin bir turlu mucevherat ile birlikte  uzerinde 'Gunes' ten Kral' a' yazan bir zarf. Ahmet ne yapacagini bilemez  hale gelmis bir anda, yeni rengi ve yasadiklari ile ulkesine donunce  kimsenin kendisine inanmayacagini dusunerek, ulkesine zengin bir tuccar  kimligi ile donme karari almis. Donunce ulkesine, dusleri bir bir   gerceklesmis. Ulkesinin bu yeni durust ve yakisikli tuccari ile guzeller  guzeli kizini evlendirmeye karar verince Kral, dunyalar Ahmet' in olmus.  Kral vermis vermesine kizini zengin tuccara ama aklida bir yandan oglu  gibi  sevdigi vehic bir haber alamadigi usagi Ahmet de imis. Gel zaman git  zaman  damadi ile birlikte bir ziyafet yemeginde iken yere dusen bir catali  almak   icin egilince Ahmet, salvarinin kenarindan kaba eti gozukmus... Bunu  goren  Kral gozlerine inanamamis. Yemek bitip te odasina cekilecek iken herkes,   koridorun sonuna illerleyen damadinin arkasindan seslenivermis Kral,  "Ahmet!" Ahmet seneler sonra duyunca gercek adini, gayri ihtiyari  kendisine  seslenen Krala donuvermis ve "Neler oldu Ahmet, evladim anlat basindan  gecenleri bana!" diyen kralina butun olanlari bir bir anlatmis. Bunun  uzerine Kral "Peki gunesin bana gonderdigi mektup?" diye sorunca da hemen   odasina kosarak, sandiktan cikan mektubu almis ve Kral' a vermis,  mektupta   su satirlar yer aliyormus, GUNESE YAZI YAZILMAZ.... YAZILAN YAZI ISE BOZULMAZ........

 

                                                 KADINLAR NEDEN ANLAR

Küçük bir erkek çocuk annesine sordu "Niçin agliyorsun?". "Çünkü ben kadinim" diye cevapladi annesi. "Anlamadim!" dedi çocuk. Annesi çocugu kucaklayip "Ve hiç bir zaman anlayamayacaksin!" dedi. Babasina "Baba, annem niçin agliyor?" diye sordu. Babanin cevabi "Bütün kadinlar sebepsiz aglayabilen yapidadir" diye cevapladi. Küçük çocuk büyüdü, yetiskin adam oldu, hala kadinlarin niçin agladiklarini kesfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiginde Allah'a sordu. "Allahim!" dedi "Kadinlar niçin bu kadar kolay aglayabiliyorlar?" Allah dedi ki... "Ben kadinlari özel yarattim!... Tüm yasamin agirligini tasiyabilecek kuvvette olmasina ragmen baskalarina teselli verecek kadar yumusak omuzlar, Dogumun acisina oldugu kadar dogurduklari evlatlarinin nankörlügüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim. Baskalarinin kuvvetinin kalmadiginda devam edecek azmi, ailesinin hastaliginda yorgunluga pabuç biraktirmayacak kudreti verdim. Her türlü sart altinda, ve hatta annelerini çok kötü incitseler de, çocuklarini sevmek duygusalligini verdim. Bu duygusallik her yastaki çocuklarinin yaralarini sarmalarina, sorunlarini dinleyip paylasmalarina yardim ediyor. Kocalarini tüm kusurlariyla sevmek kuvvetini verdim. Erkegin kaburgasindan onlari erkegin kalbini korumalari için yarattim. Onlara iyi bir kocanin esini asla incitmeyecegini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranislarda bulunacagini anlayacak duyarli bir zeka verdim. Tek zayiflik olarak kadinlara birer göz yasi verdim. Tamamen kendilerinin sahip olduklari, ihtiyaçlari oldugunda kullanmak üzere... Insanlik için bir gözyasi..." diye cevapladi. Kadini güzel yapan sey ne saçi, ne vücudu, ne kendini ne sekilde tasidigidir. Kadini esas güzel yapan sevgisini paylasabilmesi, fedakarligi, sorumlulugu, anlayisi, sadece bilgiye degil ayni zamanda kalbe de yönelik aklidir.

HİÇ HAYALLERİNİZDEN SIFIR ALDINIZ MI ?


Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışta koşarak
atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin
genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle
çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı.
Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak
istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası..
Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine
sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir
kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı.
Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi.
Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi.
Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000
metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi.
Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev,
tam kalbinin sesiydi.. İki gün sonra ödevi geri aldı.
Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir
"0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı.
"Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk..
"Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal"
dedi, hocası.. "Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun.
Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir.
Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da
alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi:
"Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden
yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm."
Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.
"Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin.
Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!."
Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir
değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına..
"Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi..
"Ben de hayallerimi..".....



O orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki
1000 metrekarelik evinde oturuyor.
Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde
çerçevelenmiş olarak asılı.
Öykünün en can alıcı yanı şu: Aynı öğretmen,
geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi.
Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi,
"Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken,
hayal hırsızıydım. O yıllarda
öğrencilerimden pek çok hayal çaldım.
Allah' tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın."

(Doğruluğunu bilmediğim bi hikaye ama güzel)

 

AŞK

Marmarise kara yolu ile 1.5 saat uzakta.
    Eski zamanlarda oralarin kralinin kizi ile bir balikci birbirine asik
olmus. Ancak dunya hali o zamanda gecerli,kral kizi balikciya varamaz..
Ustelik bunu soyleyen baba da kral! Hal boyle olunca kiz ile delikanli
gizli gizli bulusuyorlar tabii... Kral baba bunu
zaman icerisinde ogreniyor ve bir gece takip ettiriyor kizini. Diyorlar ki
balikci denizden geliyor, kiz kumsalda onu bekliyor, isikla bulundugu yeri
isaret ediyor delikanliya. Ve Kral kizi ile delikanli gun agarana kadar ask
oyunlari yapiyorlar birbirlerine... Kral bu, emirlerine kizi bile olsa
karsi cikani oldurur. Bir gece kizini yakaliyor ve askerlerine kumsalda
isikla
balikciya isaret gondermelerini soyluyor. Delikanli isigi gorunce
atliyor kayigina ve kosuyor bir manga askerin icine... Kiz askerlerin
elinden kurtuluyor ve kosmaya basliyor sevdigini kurtarabilmek icin ama
koyun obur ucuna yetismesi imkansiz...
Ama sevda bu, kural falan dinlemez, atiyor kendini sulara... Iste o anda
bir mucize gerceklesiyor!
Kizin adim attigi her yer kumsala donusurken pesinden kosan askerler
bastikca denize gomuluyor onca agirlikla... Kiz kayiga kadar kosabiliyor
ancak bir okcu tam o anda delikanliyi hedefleyip salliyor okunu...
Kiz ile delikanli birbirlerine sarilmislardir bile ve ok gelip kizla
bulusuyor... Derler ki o kumlar kizin kani denize karisinca kirmiziya
boyanmislar... Delikanli ise aldigi gibi gidiyor kizi, sonra ne goren var
ne duyan...